Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Rumeli Sanatçısı Osman U. Şanlıtuna İle Gazeteci Ayson Karabağ Röportajı

Rumeli Sanatçısı Osman U.

Rumeli Sanatçısı Osman U. Şanlıtuna İle Gazeteci Ayson Karabağ Röportajı

 

Osman U. Şanlıtuna Kimdir?

30.11.1953 Bulgaristan Aşağı Rava Köyü doğumluyum. Üniversite terkim. 2 çocuğum ve 4 torun sahibiyim. Söz yazarı ve sanatçılığımın yanı sıra ticaretle uğraşan bir Müslümanım. Türk Balkanlarında doğmuş, Türkiye ateşiyle yanıp tutuşarak vatan aşkı ile Türkiye’ye gelmiş bir kişiyim.

O Türk Aşkı, O Özlem Nasıl Bir Aşktır ki, Sizi Barut Gibi Buraya Attı

Nasıl attı azınlığa düşmüş bir kişisin, orada anneannenin yanında kalmış, anne-baba işe gidiyor, anneanneyi namaz kılarken görüyorsun, evde başka şeyler konuşuluyor, arada bir farklılıklar var bir tarafta kendi mahallem var… Böylesi bir ortamla geldim bugünlere… İlk biz Bulgar okuluna gidiyoruz ve Bulgarca bilmiyoruz. Okula başlamıştık. Üç yıl anaokuluna Türkçe eğitimine gittim. Tamamen Türk köyü içerisinde Romanya’dan göç edip gelenler de var. Bir farklılık görüyorsun. Büyüdükçe ismin Osman olduğu için öğretmenler tarafından kulağınız fazla çekiliyor. Efendime söyleyeyim, onu görüyorsun onun için sen kimsin diye aranmaya başlıyorsun kendini acaba ben kimim diye sorguluyorsun… Okuldaki baskılar, dışarıdaki baskılar bizi yerimizden yurdumuzdan, ana vatanımızdan, göçe zorladılar. Biz de o dönemde yaşayan biri olarak doğduğumuz, büyüdüğümüz gençliğimizin geçtiği yeri terk ederek ana vatanımız Türkiye’ye geldik.

Osmanaga Türküsünü Nasıl Yazdınız? 

Osmanlı kalesinde Jazsmin diye bir kızla tanıştım. Kalenin içinde keman çalıyordu. 18 yaşlarında zannedersem. Bende o sırada gitar çalıyordum. Öyle vurulmuşuz birbirimize 4 yıl bir arkadaşlığımız oldu. Bir gün dedi ki, Osmanco ayrılacağız, sen memleketine gideceksin, bende memleketime gideceğim. Romenliydi Jazsmin, ailesiyle tanıştırmak istedi beni, fakat benim içimde korku oluştu. Çünkü fazla sevmezler Türkleri… Fakat gittim bağ evleri vardı babaannesiyle tanıştım. Bahçede erik ağaçları ve kırık karyolalar vardı. Erik ağaçlarına çıkmak için o kırık karyolaları birbirine dayadık ve erikleri topladık. Orda birisini görüyorum kıratıyla geliyor ve kızın babasıymış meğerse. Beni korku sardı, dönerken ona sarıldım aşağıya düştük ve o karyola orada kırıldı. “Ağır geldi Osman Aga, Ağır geldi Karyola ona dar geldi” Tuna Nehri’nin başında bu şarkı ortaya çıktı. 12 yaşında iken okulda türkü yarışması oldu. Köy okulunda birinci seçildim. Daha sonra Dunduragana gittim. Orada yarışmalar düzenleniyor. Bulgarlar, Romanlar katılmıştı. Azınlık türküleri yarışması yapılıyordu. Herkes yöresinin türkülerini okuyordu orada da. Birinci seçildim, iki ay sonra il bazında birinci oldum. Daha sonra Sivistire’de bir yarışma yapıldı, orada da birinci oldum. Radyolarda dinlenmeye başladı her yaz ve beni davet ettiler.

Peki, Türkiye’ye Nasıl Geldiniz?

Türkiye’ye gelmeyi çok istedim. Evet tam da sağcı-solcu dönemlerinde geldim. Şöyle bir anısı vardır bende. Yolculuğumda Tere’nin üstüne çıktım, şarkı söylemeye başladım. Şarkı şöyleydi, “Vatanıma, toprağıma gidiyorum, daha gelmem artık Turapgrdan’dan haber alırım artık diye. Bu şarkı için Bulgar polisi beni bir hafta tutukladı. Bir hafta sonra Edirne’ye geldim. Arkadaşlarımla buluştum. Katıldığım ortamlarda solculukla suçlandım. Türkiye’ye gelinde daha da yalnız kaldım. Ailem Sofya’da kaldı, onlardan ayrı çalışıp çabaladım. Yurtta okudum, babam yurt paramı ödeyemedi. Zor günler geçirdim, aile hasretine dayanamayıp annemi yanıma aldım. Annemin emekleri çok bende farklı topraklar da vatanından ayrılmış olarak yaşamak zor vatan aşkıyla yanıp tutuşmak vatanına geldiğinde yabancı gibi karşılanmak ta çok zor tabi. Ama su satacağım dedim yine de vatanıma gideceğim diyerek yola çıktım ve çok şükür başardık.

Osmanaga Bizlere Birazda Yazmış Olduğunuz Türkülerden Okur musunuz?

Romanya da yazdığım bir şarkı okuyayım ;

Tini tini tin tin ayamadım yar yar bir kere öptüm doyamadım yar,

İki kere öptüm sayamadım yar,

Üç kere öptüm sayamadım yar,

Beş kere öptüm doyamadım yar,

Tini tini tin tin ayamadım yar,

Kaç kadeh içtim sayamadım yar,

Tini tini tini tin tini yar,

Kaç kere öptüm doyamadım yar,

Gelin çıkarma havası var.

Benim o benim o,

Güç sende, sevgi bende, aşk bende, olmasa,

Dünya yalan, aşkım yalan, sevgin yalan,

Sen yalan olmasan.

Güneş sabah erken, ışık saçar kumsalda yürürken,

Aşktan ölürken sev beni aşkım akşam olurken,

Gün batarken mehtaplı gecede aşk zamanı sev beni.

Benim ol benim ol dünyalar batsa da benim ol.

Benim ol benim ol dünyalar batsa da benim ol.

Bunu benim Hanıma yazdım;

Ağlama gözlerim ağlama damlama gözyaşlarım damlama.

Deli gönlüm âşık oldu sana.

Ağlama gel bebeğim ağlama

Bu gece af gecesi hissim çok bu gece af gecesi,

Daha çok uçurtmalar uçurtalım aşkım çok,

Bulutlarda dolaşalım sabrım yok.

Aşığım gözlerine, hasretim sözlerine, saçının bir teline deliyim,

Deliyim tenine.

Bir Oyuncu Kadar Çekici Birisiniz, Filmlerde Neden Oyunculuk Yapmadınız?

Çevremde çok sanatçı abiler söylediler, dediler ki, göze hitap edilen bir yüzün var, farklı bir ses tonun var, ekranda fit durmak lazım dediler. Göçmenleri iyi temsil edersiniz dediler. Bende bu konuda bir düşün dediklerinde şimdi diyorum ki neden olmasın. Gelen tekliflere açığım. Yöremi, bölgemi temsil etmek isterim.

Modayı Takip Ediyor musunuz?

Moda beni takip ediyor. Canım ne istiyorsa onu giyiniyorum. Herkesin kendisine has bir terzisi olmalı. İmzası olsun, saygı duyulsun. Giyimleri insanları değerlendirmesinler. Yeteneğine, bilgisine, becerisine baksınlar oyunculukta.

Oyunculukta Eğitim Sizin İçin Ne İfade Ediyor?

Hiçbir şey ifade etmiyor. Eğitim bir oyuncuyu kısıtlar, ama bilgi hallerini geliştirebilir. Ama talimatlar duyguyu öldürür. İçinden geleni yapmaya çalışırken kurallara takılınırsa, o iş patlar. Eğitim sokakta… Bir teyze manavdan domates alırken eğitim alıyor mu? Ya da bir ev kadını menemen yaparken eğitim alıyor mu? Sevgi ve rahatlık, özgürlük olunca bir de üstüne kendinden bir şey koyduğunda ooh mis ve kendine has bir tarz oluşuyor. Bana göre oyunculuk böyledir. Bakarsın, araştırırsın, incelersin, empati yaparsın, kurallara bağlı kalmazsın. Bir de üstüne kendi cebindekileri koydun mu, ooh mis olur. Tabii ki; yönetmenin bir isteği ve bir hayali vardır. Onu dinleyerek istediğini vermek gerekir. Yazan kişiyi de dinlemek gerekir.

Yaş Takıntılarınız Var mıdır?

Yoook!… Dolu dolu 68 yaşındayım. Allahıma şükürler olsun görebildim bu yaşı. Her günüme dua ediyorum. Beğenilmeyip saklanan yaşları göremeyen insanlar var. Onun için bu yaş benim en güzel yaşımdır. İçinde tecrübe var, bilgi var, değişiklik var. Çok şey değişti. O zamandan bu zamana kadar değişen çok şey var. İçinde bilgileri yaşanmışlık var. Her bir yerde hikayelerim var. Ne mutlu bana.

Fakirliği Biliyor musunuz?

Ben yaşantıma eksiden başladım. Engelleri aştım, mücadele ettim, sabır ettim ama mücadelemi bırakmadım. İşleri küçümsemedim ne olsa yaptım, çalıştım. Ama pes etmedim. Hep şükür ettim ama sabırlı olunca çalışınca emek verince, alın terini dökünce başarı bir gün ortaya çıkıyor. Bizim dönemimizde biz eksiden başlarken, çevremizdeki insanları artıları vardı. İyi ki bunu yaşamışım, geldiğim yolunda mücadeleler ettim, hep zorlukları engelleri aşarak geldim. İyi ki bunları yaşamışım ki kıymet biliyorum

Hayatınızı Tam Bir Film Gibi Düşünüyor musunuz?

O sizin bize verdiğiniz değer, çok teşekkür ederim. Yaşanmışlıklar var. Bir yazar diyor ki; Deneyimli, tecrübeli insanları dinleyin, oradan ders çıkarın. Hayatımızda bilgi var, ders var. Ama bunu filme dökecek para lazım, çevre lazım. Bu hazineyi değerlendirecek kişiler lazım.

Hiç Ahkâm Kesmiyorsunuz, Ben Bunu Biliyorum Diye?

Ahkâm kesmek bana yakışmaz. Özünüzde olmayanı yıllarca nasıl aktarabilirsiniz ki… Pozitifim, olumsuz duygu düşünce ve davranışların beni esir almasına izin vermem. Olduğum gibiyim, içim dışım birdir.

Hayatı Seviyorsunuz, Bu Sevgi Nereden Nasıl Geçiyor?

Hayat sevgidir. Sevgisini veren ilaç, alan şefkat duygusudur. Hayat emektir, çabadır. Bittiğinde bile arkanızda bıraktığınız izdir. Sizin hayatınız sonlansa bile yaşayanların nezdinde devam eder. Zaten tüm onurlu insanlar hep güzel yaşanacak, güzel bitecek, güzel anılacak hayatlar için yaşar.

Hayatın Sizi Zorladığı Dönemler Oldu mu?

Oldu tabi, olmaz mı? Bizde bir atasözü vardır: “Kol kırılır yen içinde kalır.” Çok eziyetler çok sıkıntılar, çok engellerle karşılaştım ama yaşadıklarım aklımızda yüreğimizde kalbimizi kıranları içimizdeki sevgi ile besledik. Sevgi ile sardık, sevgi ile ördük. Nefrete dönüştürmedik, kin tutmadık. Çok şükür.

68 Yıldır Kimler Geldi, Kimler Geçti

Zaman oldu, terör belasını azdırdılar. Zaman oldu, yokluk ve kıtlıkla milleti hizaya getirmeye çalıştılar. Zaman oldu, sağ dedikleri veya sol dediklerini yaşattılar. Kapitalist düzeni dayattılar. Zaman oldu, eli süngülü cuntacılar köşe başlarını tuttular. Zamana göre renk değiştirip iktidar yalakalığı rolünü becerdiler ve küplerini doldurdular. Solcuyum diyenlerin döneminde kızıl renk sağcıyım diyenlerin döneminde renksizlik cunta dönemlerinde faşizan renkler. Milli görüş taklitçiliği dönemlerinde yeşil renkler moda yapıldı. Şanlı Türk basını her devirde renkten renge giriyordu. Kaşıklar, kepçeler çalıştı, Tırpanlar çalıştı. Bozuk kantarlar kuruldu. Aslanlar, kedilere boğduruldu. Doğrunun hakkını ve hakkın sesini kısmaya çalıştılar.

Gençlere Neler Söylemek İstersiniz?

Gençler azimli ve dürüst olun. Her zaman yeniliklere açık olun. Hiçbir zaman bıkmayın, usanmayın. Her şey bir anda olmuyor. Başarılarınızı zamana yayarak, buna sabrı da ekleyerek yolunuzdan ayrılmayın. Her tecrübeye açık olun. O zaman istediğiniz yerde olabilirsiniz. Unutmayın istemek başarmanın yarısıdır. Sabır ve azim her şeyin anahtarıdır.

Size Göre İş Hayatında Başarılı ve Mutlu Olmanın Altın Kuralları Nelerdir?

İş hayatında başarı ve mutluluk bir sonuç gibi algılanıyor. Ama bunu bir süreç gibi görüp belirli prensiplerinizi hayatın içerisinde alışkanlık haline getirdiğiniz de bunu rahatlıkla elde edebilirsiniz kişisel olarak çok sayıda prensibe sahip olabilirim. Ama değişmez tek prensibim dürüstlük. Duygulanıyorum bunları okurken, 8 yıldan beri yazmıyorum artık.

Ve Osman Şanlıtuna’nın Gök Mavisi gözleri doluyor, bir daha dokunsak Tuna gibi çağlayan olup taşacak.

Gölbaşı Restaurant

Çeltik mah. Aydınlık Sok  No 1 Silivri

İletişim için 0536 317 55 50

Yazı  Ayson Karabağ

Gazetecİ-Yazar