Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

GAZETECİ AYSON KARABAĞ İLE AYLA ALGAN ROPORTAJI

Bir Pazar sabahıydı İstanbul’da

Bir Pazar sabahıydı İstanbul’da karlar erimiş, karın yerini yoğun bir yağmur almıştı. Hava buz gibi soğuktu İstanbul’un yoğun trafiğinden eser yoktu. İnsanlar henüz uyanmamışlardı. Anlaşılan hafta sonunun tadını dışarı çıkmayarak evlerinde olmanın keyfini çıkarmak istiyorlardı sanki.

Arabayı Yeşilyurt’a doğru sürmeye başladım. Dışarının soğukluğu arabanın buğulanan camlarından hissediliyordu. Saat 09.30da Türk Tiyatrosunun, Türk Müziğinin Dünyaca ünlü Saygı değer usta bir sanatçısıyla buluşmanın heyecanıyla kalp atışlarımda ritim hızlanmasının vermiş olduğu rota şaşkınlığıyla arabanın beni, Yeşilköy’e götürdüğünün farkına vardım. Hemen bir manevrayla Yeşilyurt’a geldim. Tiyatro okulunun kafesine girdiğimde karşımda Karadeniz gibi heybetli ve mağrur duruşlu, Ege denizi gibi İçten ve Candan, Akdeniz gibi billur ve sıcak biri, Türkiye’min, Anadolu’mun Dünya Tiyatro ve Müzik Tarihine adını Yazdırdığı Türk sanatçısı, Devlet sanatçısı Ayla ALGAN. Öğle bir içten, öğle bir candan karşıladı ki, İstanbul’un soğuk Pazar gününün donduruculuğunu bir anda yok etti. Gönlümüze sıcak bir taht kurdu.  Boş bir Masaya oturur oturmaz sıcak çaylarımızda geldi. Söze Başladım Bakırköydenhaber gazetesiyle röportajı kabul ettiği için Şahsım ve Bakırköydenhaber gazete okuyucuları adına teşekkür ettikten sonra.

Klasik sorulardan hemen birini sordum.

A.KARABAĞ: Okuyucularımız sizi çok merak ediyor hiç şüphesiz bizim jenerasyon  sizi tanıyor. Genç okuyucularımız için bu soruyu soruyorum.

A.ALGAN 29 Ekim 1937’de İstanbul’da doğdum. Babamı Girit göçmeni tüccar Vedat Kasman, annem ressam Nevzat Kasman’dır.Mübadele döneminde İstanbula gelmişiz. Babamın Toprak ve yerlerine Yunanistan’da el konulmuş, beş parasız Türkiye’ye gelmiş.

Ailenin tek çocuğuydum Çocukluğum, Harbiye ve Pangaltı nda geçti. Çocukluğumda piyano, bale ve şan dersleri almaya başladım. Fransa’ya gidene kadar 11 yıl boyunca sürdü. Ortaokulu İstanbul’daki Notre Dame de Sion’da, liseyi Fransa’daki Versailles Lisesi’nde okudum. Lise öğrenimi devam ederken tanıştığım Beklan Alganla  evlendim.

 

A.KARABAĞ: Rahmetli eşinizde çok iyi bir Yönetmen ve oyuncuydu.

Evet, eşim Beklan Algan ile birlikte Amerika’ya New York Actor Studio Actor’s Repertuary Theatre’s of Broadway sahne eğitimi alan ilk sanatçıyız. Uzun yıllar Amerika’da kaldıktan sonra Muhsin Ertuğrul’un çağırmasıyla Türkiye’ye döndük sonra İstanbul Şehir Tiyatroları’nın kadrosuna girdik ve 1961’de Tarla Kuşu oyunu ile tiyatroda ilk rolümü oynadım.

Aynı yıl Hamlet oyununda rol aldım; hem Ophelia hem de erkek rolü olmasına rağmen Hamlet karakterini canlandırmıştım

1965’te Fizikçiler oyunuyla İlhan İskender En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ne layık görüldüm ancak tiyatronun kolektif bir sanat olduğu gerekçesiyle geri çevirdim. 1966’da Muhsin Ertuğrul’un istifası üzerine Şehir Tiyatroları’ndan ayrıldım.

A.KARABAĞ: Annenizden söz edermisiniz,bu kadar mükemmel yetişmenin altında hiç şüphesiz Ailenin, Baba ve Annenin Rolü büyüktür.

Ailemin rolü olmaz olur mu beni sanatla tanıştıran Annem oldu. Annem; Girit göçmeni bir babanın ve Yunan bir annenin kızı olarak 1912 senesinde İstanbul’da doğdu. Babası ilk Türk ticaret gazetesini çıkaran aynı zamanda bir ressam olan Kazım Kavur ‘dur. Annem çocuk yaşta babasının etkisiyle resim yapmaya başlamış. Okula gitmeyip evde eğitim alıyor olmasına rağmen, İbrahim Çallı’nın ısrarıyla Sanayi-i Nefise Mektebi’ne (Güzel Sanatlar Akademisine) ikinci sınıftan girip ve İbrahim Çallı’nın öğrencisi olarak orada yetişmiş bir sanatçı. Akademide heykel ve seramik dersleri almış. Annem İlerleyen yıllarda Paris’e giderek orada çalışmış, Paris gezilerinden birinde Christian Dior’un model çizimlerini alarak Türkiye’ye getirmiş ilk sanatçıdır ve o dönem Türkiye’de mevcut olan Fen gara, Stangali gibi Rum terzilere bu modelleri satmaya başlamış. Sonrada kendi modellerini çizerek İstanbul’da ilk kez bir Türk terzihanesi kurmuş kişidir.

. Bir yandan resim çalışmaları na devam ederken. Kadınlar Birliğinin bir üyesi olarak Paris’te sergilere katılmış; Müze Goblen ‘de yapılan bir yarışmada birinciliğe ve “Paris’in Horozu” ödülüne layık görülmüş. Annemin hazırlamış olduğu  mum heykellerden bazıları şu anda Harbiye Askeri Müzesi’nde sergilenmektedir. Çok iyi piyano çalardı Annemin plağa alınmış tango şarkıları vardır..

A.KARABAĞ Sinemaya Geçişiniz hangi filimle oldu?

A.ALGAN: 1964’te yönetmenliğini Ertem Göreç’in yaptığı, senaryosu Vedat Türkali’ye ait olan Karanlıkta Uyananlar filmi ile ilk kez sinema dalında çalışmalara başladım. 1966’da Atıf Yılmaz’ın yönettiği Ah Güzel İstanbul filminde ilk kez başrol oynadım. Sonra 1971’de Paris’in ünlü konser salonu Olimpia’da sahneye çıktım Paris’teyken, 1972 yılında Jean L. Bazault yönettiği Recamier Tiyatrosunda, Peter Brook’un Tiyatro Atölyesine, davet edildim. 1972-1979 yılları arasında Paris’te yaşadığım süre hep müzikle ilgilendim. 1972’de Turizm Bakanlığı’nın isteği üzerine Yunus Emre’nin 650. yıl dönümü için bir albüm hazırladım. Bu albümün benim hayatımdaki önemi ise kızımın adını esinlenmiş olmamdır.

A.KARABAĞ: Sizin daha çok oyunculuk yanınızı tanıyor yeni kuşak. Dizilerdeki rollerinizle seyircinin gönlüne taht kurmuşsunuz. Oysa siz Bir zamanlar sahnelerin en aranan şarkıcısıydınız. Şarkı söylemeye ne zaman başladınız.

A.ALGAN: Evet Rahmetli eşim yönetmendi onun belki yönetmen olması nedeniyle oyunculuk yönüm daha ağır basıyordu. Âmâ bir gün   Zeki Müren bana sahneye çıkmam için ısrarcı olunca kıramadım. Ondan sonra sahneye çıkmış ve bir müddet şarkılar söyledim genelde şarkılarım toplumsal ve sosyal içerikli. Tasavvuf felsefesi ile insan varlığının durumu ve bugünün insanını doğa içinde düşünsel ve bedensel olarak sahneye getirme çalışmaları ile Dünyaya Yunus Emre’nin felsefesini ve şiirlerini şarkılarla Fransızca, İngilizce ve Almanca olarak söyledim.  Fransa, Orta Asya, ABD, Avrupa ve Afrika’da konser verdim. Paris’te Barclay Plak Şirketi tarafından çıkan uzunçalar ve 45’lik Plaklarımda, kendi halk müziğimizden yola çıkarak Fransızca ve Türkçe olarak şarkılarımı yorumladım.

İnsanı Doğa Yaşatır. Kültürü İnsan Yaşatır.

 

A.KARABAĞ: Efendim hiç içinizde bir uhde kaldı mı, yapmak isteyip de yapamadığınız.

A.ALGAN: Yoo yaptım. Ben Caz müziğini seviyordum Batılı Büyüdüm, Batı müziğini de, Halk müziğini de yaptım. Bulgaristan’da ı love you şarkısını söyledim savaş karşıtı şarkımdı ödül aldı. 77 Yılında Polonya’da Kızılderililer üzerine söylediğim şarkı birinci oldu. Daha çok Klasik Müzik aşığıyım. Rak Müziği pek sevmiyorum. Nerede bizim Rumbalar,çaçalar,yapmak istediklerimi yaptım. Anadolu Tanrıları oyununu oynadım. Yunan tanrıları değil. Athena’nın Zeusun hayatları iyonca yazılmış yunanca. değil.

A.KARABAĞ. Sanat ve Müzik yaşamınızda etkilendiğiniz Bir sanatçı oldu mu?

Hayır, Ben klasik müzik aşığıyım şopheni çok severim. Disko müziği çok çekilmez.

A.KARABAĞ: Beğendiğiniz tarafınız nedir.?

A.ALGAN: Meraklı ve İnatçı olmamı çok beğeniyorum. Şu anda bir şey yapamamanın sıkıntısı içerisindeyim. Onun için Emperyalizme karşı mücadele etmek istiyor gibi hislerim var. Zaman zaman düşünüyorum. Halide edip gibi çıksam Sultanahmet’e konuşmamı yapsam diye.

A.KARABAĞ: Ayla Hanım sizi çok seviyorlar Türk Halkı Gönüllere taht kurmuşsunuz Bu sevgiyle kalplere girmişsiniz bunu neye borçlusunuz?

A.ALGAN: Sevgiyi Yaymaya çalışmadığım. İçin Bırakıyorum kendileri seçsinler O zaman neyi seçtiklerini biliyorlar zaman Biliyorsan biliyorum derim. Biliyorsam da derim ki gel ben size anlata cam.

Kuzular gibi değildir ne öğrencilerim nede hayranlarım. İnsan tek tek var olan varlıktır.

A.KARABAĞ:Efendim bize değerli zamanınızı ayırdığınız için teşekkür ederim .son söylemek istediğiniz bir sözünüzü alarak tamamlamak istiyorum.

A.ALGAN: Ben Teşekkür ederim, Değerli okuyucularınıza ve size Buraya kadar geldiğiniz için son sözüm olarak, Süleyman Velioğlu’nun bir sözünü söyleyeceğim’ ’Kim ki yaratma cesareti içindedir onun adı İnsandır’’

A.KARABAĞ:Bir buklede şarkı rica ediyorum

SENDE KATIL BİZE

Sende katıl bize birleşelim sevgiyel
Gönüller bir olsun yeter dünya inan hepimize
Özlem içimizde mutluluklar bizimle
Paylaşalım sevinçleri kederleri beraberce
Cennet olur heryer yüzler güler
Sen ben yok artık biz varız
Hep insanız oradan buradan şuradan
Sıladan tutta gel sende katıl bize
Geç kalmadın üzülme neler olur neler bilsen
Bütün güçler birleşirse
Hayat dünden güzel gelecekte
Sen ben yok artık biz varız
Hep insanız denizden karadan yayladan
Ovadan kopta gel sende sende sende katıl bize
Gönüller bir olsun yeter dünya inan hepimize
Hayat dünden güzel gelecekte
Sen ben yok artık biz varız
Hep insanız denizden karadan yayladan ovadan
Kaçalım barışın sevişin sevişin barışın sarılın görelim yarınlar bizledir.

Reklamı Geç