Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ayson Karabağ

Gazeteci Ayson Karabağ ‘dan Gazetecilik Nedir? Buralara Nasıl Geldiniz?

Gazeteci Ayson Karabağ ‘dan Gazetecilik Nedir? Buralara Nasıl Geldiniz?

Neredeyse 40 yıldır, gazete alanında, televizyon alanında, dergi alanında performansı ve enerjisiyle güzel, etkili konularda iz bırakan gazetede iç içe yaşamışsınız. Tasarım macerasını ve yeni gazetecilik üzerinde konuştuk.

Gazetecilik Nedir? Buralara Nasıl Geldiniz? Bilgilerinizden Faydalanmak İçin Bizimle Neler Paylaşırsınız?

Gazetecilik Nedir?

Gazetecilik, Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi gazeteci bir mehtaptır, okuldur, eleştirileri tatlıdır. Gazeteci tüm bilgisini sihirli kalemiyle yazıya döker, aynaya bakar ve geçmişten ders alır.

Ne Kadar Süredir Üzerinde Çalışıyorsunuz?

40 yılı geride bıraktık. Gazetecilik sektörüne başladığımda yaşım 18 idi. Hedefimde sadece para biriktirmek, kazanmak vardı. Hocamın sözlerine sadık kalarak Hürriyet gazetesinde Vahit abi, sabah gazetesinde Sedat Üreten, Kanal 6’da Melek hanım, Star TV’de Deniz hanım gibi değerli insanlarla çalıştım. Bakış açıları farklı, vizyonları geniş ve farklı bir eğitim yönleri vardı. Öğretmen tavrında insanlardı. Bana bilgi toplamada yardımcı olmuşlardır. Bana kuyu gösterdiler ama o kuyudan nasıl çıkacağımı söylemediler. O beceri sende var dediler onun için sektörde öğrenerek, görerek, yaşayarak bilgileri bugünlere geldim.

Sizi Yazarlığa İten Konu Neydi?

Sekreter dergisi çıkarmaya başladık. Dergimi Sedat Üreten, okudukça sen iyi konulara parmak basıyorsun ileride bu kılgıları kitaplaştır. Bu bilgiler ileride seminerler verecek gibi. Düşün dediği zaman biz çok çıraktık ve bunları düşünecek akıl edecek hiç bilgimiz yoktu. Sedat, benim yolumu açtı, bakış açımı büyüttü. Hayallerimi genişletti. Yazılara kıymet verdi, benim yazı yazmamı kamçıladı, coşturdu ve çalıştırdı. Hep yanımda oldu ve destek verdi.

Yazı Yazmak Hayal gücü Gerektiriyor, Bu Nasıl Oldu?

Ortaokul ve lise döneminde yazı yazmaktan ve okumaktan sıkılan utangaç biriydim. Okul hayatımda öğretmen tahtaya çıkardığı zaman aklımda ne varsa silinirdi. Hiç bir şey aklıma gelmezdi ve sıkılan, terleyen elimle uğraşan, özgüveni olmayan biriydim. Konuşurken kekelerdim. Heyecan içinde doğru-dürüst okuyamazdım. Özgüvenim ve cesaretim hiç yoktu.

Özgüvenini Nasıl Kazandınız?

Hocam, dersleri sesli kitap halinde oku. Her akşam TRT 1 Haberlerini izle, haber sunuş şeklini, hitap şeklini, vücut dilini iyi gözlemle, kitap okurken kendini spiker gibi gör derdi. Bende her akşam sesli kitap okumaya ve TRT haberlerini kaçırmazdım. Filmlerden, dizilerden, oyuncuların konularından kendimi hep bilgi toplayarak, sesli kitap okuyarak günün birinde akıcı konuşan duyan biri oldum. Hocama teşekkür ediyorum. Hocamı bir gün misafir ettim. İleri gitmişsiniz dedi. Ses tonumu, konuşma şeklimden dolayı, Türkçe’yi eksik kullanıyorsun, yabancı hissi veriyorsun, bu da seni sempatik yapıyor dediler. Bu şekilde destek alarak, eleştirileri dinleyerek, oradan aldığım dersleri, eleştirilerle kişiliğimi, tarzımı geliştirerek buralara geldim. Siz de isterseniz olur. Sizin de öğrenme aşkınız varsa olur. Başarı düşünüyorsanız olur.

Giyim Tarzınız Nasıl Oluştu?

Giyim konusunda hiç ama hiç bilgim yoktu. Biz örtünmek için giyiniyorduk. Üşümemek için kalın giyiniyorduk. Annem eliyle dokuduğu kazağı giyerdik. Babamın ceketini, bir başkasının ayakkabısını giyip işe giderdim. Bir gün gazeteye reklam toplamaya çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. İsa Peygamberin bir sözü vardır: Siz kapıyı çalarsanız kapı açılır. Ben de kapıları tek tek çaldım. Reklam istemek için çok yerden kovuldum. Hiç dinlemeyen, alay edenleri çok gördüm. En son bir yaşlı hem beni kovdu, hem küfür etti. Bende yaşlı olduğu için annemin bir sözü vardır. Seni döven olsa, küfür de etse hiç cevap verme kavga etme. Anneme verdiğim sözü tuttum ama içime bastırdım. Dışarı çıktığımda karşımda çiçek satan bir dükkan gördüm. Gittim çiçek aldım, üzerine beni kovduğunuz için teşekkür ederim dedim. Çiçeği kapıda duran görevliye verdim. Gazeteye geldiğimde arkadaşlar dedi ki, müdür seni arıyor. Gittim müdürün yanına, benim şoförü al bu adama git Türkiye’de 10 zenginden biridir dedi. Gittim adam benden özür diledi, bana yemek ısmarladı ve 1 sayfa reklam verdi. Parayı aldım geldim müdüre verdim. Müdür gel benimle dedi beni mağazaya soktu takım elbise giydirdi. Siyah takım bak oğlum giysilerinle ağırlanırsın, bilgilerinle uğurlanırsın dedi. Kendi imajını düşünen kendi bir tarzını düşünen, sürekli dinleyen biri oldum. Bu benim isteğim değildi. Yaşam ve şartlar beni buraya sürükledi.

Su Akar Yolunu Bulur Sözüne Ne Dersiniz?

Beni bu söz buralara taşıdı. Yoldan çıkmadım. Bu yolda iyi niyetli, öğretici ders veren, değerli insanlar karşıma çıktı. Ben bunlardan öğrene öğrene ders ala ala, gözüm açıla açıla, kapıları çala çala buralara geldim. Onun için su aktı yolunu buldu. Su beni sürükledi, buraya beni taşıdı.

Siz Şanslısınız O Zaman

Hepimiz şanslıyız. Hepimize 3 kez fırsat çıkar. Bu fırsatları değerlendirmek önemli. Ben fırsatları iyi gördüm. İçimdeki sesi duydum, asla dışarıdaki sese kulak vermedim. İçimdeki sesi dinledim. Benim gençlik dönemimde grevler vardı, sıkıntılar vardı, sorunlar vardı. Her şey vardı ama benim derdim okumak, işimde başarılı olmak, mesleğimde ve görevimde başarılı olmaktı. Ayağıma gelen fırsat kapısını iyi değerlendirdim. Bazı zaman ayakların altında eğilip almak da akıl işi. Ben bunu yaptım yerde kağıdı alarak okudum, her dergiyi, her gazeteyi severdim. İçinden ne alabilirim diye okudum hep.

Sizde Yazarlık ve Eğitim Gücünü Nasıl Fark Ettiniz?

Çevremdeki iyi niyetli, öğretenleri asla kıskanmayan biriydim. Sizin başarılarınızı ortaya çıkarmak için el veren, destek veren, dostların aynı tutuş desteği ve arzusu bizi buraya taşıdı. Her nereye gitsem, hep yanımda korkum da umudumu da yanımda taşıdım. İkisi de hep yanımda oldu. Korku da, umutta, benim çalışmama destek verdi. Bir gün seminere gittim. Çok kalabalıktı. En az 500 kişi vardı. Çok korktum, nasıl becereceğim, ilk izlenimi nasıl vereceğim diyerek düşündüm. Korkum benim umutlu yönümü, becerimi, kabiliyetimi geliştirmeme neden oldu. Kazandığım alkışları görünce içimden Allahım sana şükürler olsun dedim ve hızla yoluma devam ettim.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER