Boşanma
Boşanma çağımız ailesinin çilesi. Dileğim bundan sonra yaşanan sorunlarda ailelerin boşanma gibi bir yol seçmek yerine “Nasıl sağlıklı ilişkiler kurarız ve ailemizi mutlu bir şekilde sürdürürüz?” olmalıdır. Ama ne yazık ki hiç de öyle değil. Son yıllarda özellikle Amerika’da oldukça fazla Aile Tedavi Merkezleri kuruldu. Artık ülkemizde de bu işte uzman, bu işe gönül vermiş psikologlar ve psikiyatristler var. Bunların amacı boşanma noktasına gelen kişilerin sorunlarını çözmek ve boşanmalarına mani olmaktır. Çünkü boşanmayla sorunlar tamamen sona ermiyor. Sadece kişiler karı koca olmaktan vazgeçmiş oluyorlar. Çocukları yoksa sorun yok. Ama çocukları varsa işte o zaman sorun da var diyebiliriz. Çünkü en çok etkilenen kişi çocuktur. Boşanma çocukların başına gelebilecek en sarsıcı olaylardan biridir. Çocuğun gelişimini etkiler ve onda birtakım değişimleri ortaya çıkarır. Bunların başında bilinmezlik duyguları oluşur. Bilinmeyenin oluşturduğu korku, çocukların hayal dünyalarını, dolayısıyla da çocukların hayatla mücadelelerini tüketir. Yıllarca anne baba kavga etmiş olsalar da boşanma kadar çocuğu etkilemez ve sarsmaz. Çocuklar boşanmayla son derece sarsılır. “Şimdi ne olacak, kiminle kalacağım” sorularıyla karşılaşırlar. Tüm çocuklar anne babaları ayrıldıktan sonra korkuya kapılırlar. Okul öncesi çağındaki çocuklarda kendisiyle birlikte yaşayan ebeveyninin de kendisini terk edeceğini düşünür ve korkar. Bu da onu endişeye sürükler. Şayet böyle bir durumla karşılaşılırsa çocuk ileriki yaşlarda kendini güvensiz, ezik ve suçlu addeder. Bu durumdaki çocuklardan özellikle erkek çocuklar kavga ederler, anneye babaya, öğretmenlere ve onlarla ilgilenen diğer kişilere bağırarak ve kırıp dökerek öfkelerini açığa vururlar. Büyük çocuklar ise öfkelerini genellikle ebeveyne yöneltirler. Eşinden boşanan tüm kadınlar; ister eşleri tarafından terk edilmiş olsunlar, isterse kendi istekleriyle boşanmış olsunlar, kendi kendilerine şu soruları sorarlar: “Ben bunu hak etmedim. Benim gibi bir insana bu nasıl yapılır? Yuvam yıkılmasın diye elimden geleni yaptım ama başaramadım.” gibi.
Abulkadir Dikme